Monday 20 August 2012

İngiltere maceram başlıyor..

60 kiloluk bavullarım ve ondan daha ağır olan korkularımla İngiltere'ye gelişimin üzerinden tam 1 yıl geçmiş. Üniversitenin son yılında derslerimden daha çok zamanımı alan İngiltere rüyam sonunda gerçek olmuştu olmasına ama Londra-Stansted havaalanında hissettiğim şey sadece korkuydu. Şu koca ülke hakkında bildiğim tek şey elimdeki küçük pembe defterde yazılı olanlardan ibaretti ve ben hikayelerde duyduğum teyzesi, dayısı tarafından havaalanından karşılananlar kadar şanslı değildim maalesef. İner inmez ilk kabusum kendimden ağır olan bavullarımdan birinin tekerinin kırılması oldu. 10 kiloluk sırt çantam belimi yere yaklaştırmak için uğraşırken kucağımda taşımak zorunda kaldığım bavul ona rakip olup beni öne çekmeye zorluyordu. Fazla kilodan dolayı verdiğim 90 euro umrumda olmamıştı ama artan bel ağrımla birlikte bavula fazladan koyduğum her eşya daha bir gereksiz gelmeye başladı. Sonu görünmeyen kuyruklar azaldı ve sonunda zenci olmayıpta nasıl bukadar kara olabildiğini anlamadığım Hintli vize kontrol memurunun soruları başladı. Sanki Ankara'da master için değilde tüm ülkeyi dolandırıp kaçıyormuşcasına muamele gördüğüm adam tarafından yeterince soru sorulmamış gibi.. Herneyse, Master için geldiğimi, Leeds Üniversitesinde okuyacağımı, bölümümü falan söyleyince kadın fazla surat asmadı, sohbet edercesine sorgusuna devam etti. Sıra Leeds'e gidicek treni bulmaya gelince bizimkileri aramam gerektiğini hatırladım. Kabus volume-2 telefonumun çekmediğini farketmemle başladı. 40 bin kez açıp kapamak ayarlarıyla oynamak gibi nedenini bulamadan tesadüf eseride olsa sorunu çözebilme çabalarım sonuçsuz kaldı. Sorunun Avea'dan olabileceğini düşünüp içimden her türlü küfrü ettikten sonra yeni bir sim kart almak aklıma geldi. Yüz kişi bin soru sonucunda kontörlü bir sim kart bulmayı başardım ve 20 pounda aldığım hatta 10 pound yükleterek ilk Elizabethimi bozdurmuş oldum. Sim kartı telefona uygun olarak kestirme işkencesini de minumum hasarla atlattıktan sonra 30 pound verdiğim nacizane (!) İngiliz hattımın da çalışmadığını farkettiğimde içimden Avea'ya ettiğim küfürler dışımdan telefonuma olarak şekil değiştirdi. Tam o sırada yanıma gelen bir Türk başıma gelen tek iyi şey oldu ve onun telefonu sayesinde aileme haber vermeyi başardım. Gerçi annemin sürekli o numarayı aramasından dolayı iki kez geri dönmek zorunda kalan isimsiz kahramanım bir daha kimseye yardımcı olmayacağına yemin etmiş olabilir. Aile arandı, bavulların canımı en az acıtacağı pozisyon bulundu ve Leeds tren bileti anlamadığım her soruya 'yes' diyerek alındı. Normalde 2bucuk saat süren yol yapacağım 3 aktarmayla 7 saat sürcek ama zaten bugün şans aramıyorum..
Sonra mı ? Hepsini anlatcam..


Gelecekten gelen not 1:  20 pounda aldığım sim kartlar aslında 1 pounda satılıyormuş, bazen de bedava.. Havaalanından almayın..


Gelecekten gelen not 2: Gecen hafta havaalanında telefonumu verdiğim bir Türk'ün ailesiyle konuşabilmesini sağladım ve ben de birinin kahramanı oldum.


Gelecekten gelen not 3: Hala anlamadığım sorulara 'yes' diyorum

1 comment:

  1. merhabalar sakincasi yok ise email uzerinden size birkac soru sorabilir miyim? marketing alaninda londrada master yapmak istiyorum, sorularim mali acidan olacak. diger konularda bilgim var. mail atabilirseniz mail adresime (ozangurgur@hotmail.com) birkac soru soracagim. tesekkurler.

    ReplyDelete